12 Ağustos 2022 Cuma

RÜYAMDA NELER GÖRDÜM

Sıkıntı ile üstümü örterek gördüğüm rüyanın devamını görme umudu ile ısrarla yataktan kalkmamaya  gayret ederken emir gibi bir ses ile doğruldum ve artık her türlü alışkanlıklarını unuttun
bunun sonucu iyi olmayacak artık diyen eşimin ısrarı ile yerimden kalktım ve gerçek gündemimize  esaret günlerinin kalebentliğine dönüverdim.
Rüya ne de güzeldi kendimi Kıbrıs ta geçirdiğimiz tatil günlerimize götürmüştü .
Denizli de bir haftalığına gittiğim fabrika denetiminden üç ayı geçen bir süre geçmiş ve ben orasını da düzelteyim bu pompanın da yedeğini monte edeyim kurutma kulesinin iç saçlarının da bakımlarını yapayım derken evlendiğimi unutup sanki bekarmışım gibi koca bir üç ayı Denizli de geçirmiştim .
Şirket bu geçen sürede mükafat olarak Kıbrıs ta kurban bayramı geçirerek bu uzun süreli çalışmayı ödüllendirmek isteyince kendimizi uzunca bir taksi yolculuğu sonunda gideceğimiz feribot limanında buluvermiştik  isteğimiz üzere rahmetli  Eşref Bey[eşimin babası] da bizle beraber feribota kadar refakat etmişti .
Uzun yıllar uçak yolculuklarım olmuştu ama nedense son zamanlar uçakla uçmayı nedense tercih etmez olmuştum birkaç kez havada yakalandığım kötü durumlar nedense bende bir isteksizlik uyandırmıştı uçakla yolculuğa  bu sebeple feribotla gitme fikrine sıcak bakmıştım bu belki daha da eğlenceli olacaktı .
Hep istemediğim olumsu in bir yerinde

1 yorum:

ali mufit dedi ki...

bu şimdi anlamsız ve yanlış bir ceza görülse dahi oyıllar bizlere cok anlamlı gelen aksini hiç düşünmediğimiz bir güç gösterme şekli oldu bizler ağabeyim ve ben bu süreç içinde babamın sinema yöneticilerini de işin içerişıne sokulması sonucu altı ay sinemaya gidemedik bu meyanda mahallenin yaşllarının araya girmeleri konuyu hiç değiştirmedi cezanın bittiği gün ailenin bütün fertleri bir seramonik törende bir araya gelip babamın hazırladığı bir yemek ziyafeti ve akşam ailenin topyekün gitti
ği bir dram filmi ve karşılıklı dökülen göz yaşları ve filmin sonundaki bölüme alkış tutarakfilmi kutlayan çetingül ailesi
tipik bir ege kasabası değildi tire osmanlının kültür mirasının depolandığı insanları garip bir gururla biz son osmanlılarız diyecek kadar her secimde muhafazakar partileri yürekten destekleyen çevresine göre kendini sanki son osmanlı gibi gören kendine özgü yaşayan daima aristokrat yaradılışlı insanların memleketi her türlü milli bayram törenlerinin bir karnaval edasıyla kutlandığı EFENDİ yani beyaz türklerin payitahtı yeşil tire

orta sona kadar öğrencilik yıllarım bu gizemli ege kasabasında geçti bilirsiniz o yıllarda öğretmenler toplumun en saygı duyduğu kızlarında evlenmekte en rağbet gösterdiği memur kümesinin en karakterli öğeleriydiler o zamanın zengin ve fakirleri arasında göreceli olarak çokca bariz bir fark
yoktu ayakkabılar aynı kunduracıdan aynı kalıplarda ama yalnızca deri kalitesiyle ayrıcalık gösterirdi elbiseler de aynı yalnızca kumaş kalite farkları dışında aynı terzinin varsıl ve yoksul müşterileri provalarda bile aynı merasimler bir farkla ısmarlanan çaylar ve kahvelere ek verilen sigaralar yoksullar tabakadan sarma sigara varsıllar yenice veye yeni harman


ilçenin yaz aylarında en önemli eğlencesi açık hava sinemaları ve sinema antraklarında birbirlerine özlemle bakan sevgililer buluşma gezme dolaşma ve beraberce çıkma bu kavramlar daha yeni yeni seyredilen filmlerle gelmeye başlamıştı

bizlerde başlangıç müziğini duyduğumuzda hızla çarpan kalplerimizle çoğu ailelerimizin arasındaki kaçamaklarda göz göze olan aşıklar misali küçüklük aşklarımızın o doyulmaz hülyaları arasında filmi adeta yaşarcasına sanki yan yana sevgiliyle seyretme heyecanlarını yaşardık düşünüyorum da o günlere tekrar dönebilmeyi ne de çok isterdim yaz gecelerinin buğulu esrarını ful sokağın esrarlı mandolin virtüözü abimin küçük ezgileri şenlendirirdi o sinema dönüşlerinde eğer ağabeyim evdeyse bütün pencereler adeta onun