Yazmaya nereden başlayacağımı uzun süre düşündüm. Beşikçioğlu Camisinin avlusunda yanyana dört adet cenaze ve sayısız çiçekler çelenkler her kesimden insanlar konuşmalar tokalaşmalar ve virüse karşı sarılmamaya ve özellikle öpüşmemeye özen gösteren insanlar .
Bir gün öncesinde evimizde oldukça kalabalık
arkadaş gurubunda gelenlerle ilgilenirken Ağabeyimin eliyle havada yaptığı sanki yazı yazarmışçasına yaptığı işaretlere yanına yaklaştığımda yaptığı eleştiri okunmuyor be kardeşim diyerek noktalama işaretlerine karşı benim okunması için yazmadığım sadece kendimi rahatlatmak için yazdığım ve akabinde de misafirlere hizmet etmeye giderken aynen böyle devam edeceğime dair
söylemim .
Ertesi gün ve bir telefon İbrahim in sana üzücü bir haber vereceğim diyen titrek ve üzüntü dolan sesi
ve cami avlusundaki malum kalabalık
Yakınlarına taziyelerimi bildirdikten ve dini görevler yerine getirildikten sonra bilinçsiz olarak sokaklarda dolaşmaya başladım bir arada midemin bulandığını ve halsizleştiğimi hissederek bir bankta oturdum ve düşüncelere daldım.
Benden iki yaş küçüktü İbrahim amcamın ve de Palasar ailesinin ilk torunuydu
Hani daha önceki yazılarımda sözünü ettiğim Palasar Oteli diye adlandırdığım Karşıyaka Lisesi yıllarında yanlarında kaldığım o muazzam insanların ilk torunu .
Babamın üzerlerinde çok emeği olan onlarında kesin olarak otorite olarak kabul ettikleri ve sevgi ve hürmette kusur göstemedikleri babamın deyimi ile yaşamlarındaki tek görev sevmek ve sevgiyle başkalarına hizmet etmek şeklindeki görev anlayışları idi
Çok ilginç bir yaşam ve bu yaşam esnasında edinilen bir kuşkuculuk ve hastalıkların kendisine yaklaşmaması için konulan titiz kurallar .
Handan ve ben tamamen zıt karakter yapılarına sahiptik .
Ben olaylara duyarlı ama sadece merak ve sevecen O şüpheci ve neticelerinden hastalık derecesinde kendisine zarar gelmesini istemeyecek kadar şüpheci ve temkinli
Bu kısa betimlemeleri düşünürken üzüldüğümü ve kimseye zararı olmadan ebediyete intikal eden yeğenime ait iyi ve üzücü anılarımı yazmaya karar vererek daldığım üzüntülü durumumdan yine
bir yazıda olanları anlatacağım yazıma nokta koyarak bana yaşama gücü veren torunumu
okuldan almaya gittiğimde bu kadar zamanın nasıl geçtiğini ve ben bu yazıyı nasıl yazdığımı bile
hatırlamadım
devam edecek
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder