Felaket günlerinden beş ay evveli; ortada bu dehşet günlerinin hiçbir belirtisi yokken ve ben evimde
dışarı ile ilişkimi kesmediğim o cennet günlerinde Prensesimi okuluna götürdüğüm unutulmaz anlardan birinde bana sorduğu soru hala kulaklarımda yankılıyor.
Dedeciğim seninle beraber olmak okula doğru yürümek benim çok hoşuma gidiyor dediğinde bunu istersen resme dökebilir istersen de duygularını piyanona dökebilirsin diyerek onu yüreklendirdiğimde söz vermişti bana
İş yerimde iki yüz kadar çiçeğim vardı felaket onları kaybetmekle başlamıştı.
Büromun bulunduğu apartmanda kat malikleri anlaşamayınca yöneticilik yapmak ve onları uzlaştırmak beş yıl boyunca bana kalmıştı .
Bu işi diğer işlerime ket vursa da yürütmeye devam ediyordum .
Yirmi yıldır aynı sokakta değişik işlerimin arasında 63 nolu telekom bayiliğini de yürütmeye çalışıyordum .
Hayatımda yapmadığım hiçbir iş kalmadı ;şükürler olsun devlette bu güne kadar hiç çalışmadığım için emir altında çalışamamak gibi garip bir takıntım da oluşmuştu .
Buna nasıl bir isim verilirse verilsin ben daima kendi işimi yapmalıydım ve de sadece kendime hesap vermeliydim.
Yirmi yıldır her sabah saat sekizde işimin başında olmak boş zamanlarımda büromun önünde yetiştirmeye gayret ettiğim sokağa atılan Belediyenin söktüğü bakamadığı çiçeklerden oluşmuş
benim için anlamlı bir uğraşım yöneticiliği sağlık nedenleri ile bırakmam sonucu yok olup gidince boşlukta kalıvermiştim
Yeni yönetim apartmanın dışını boyama eyleminde gözüm gibi baktığım çiçeklerim hoyratça yok edilmiş ve bana tarifsiz bir üzüntü vermişti ve bunun sonucu ani bir kararla bu hoyratça davranışa onların hepsini bir arkadaşımın yardımı ile Kemalpaşa da bir çiftliğe göndermiştim
Her saksı ile özellikle konuştuğum bakımlarını ellerimle yaptığım satılık isteyenlere bakma sözü alarak hediye ettim çiçeklerim olmayınca bürom benim için yaşanılmaz bir acı veren konuma dönüşmüştü
Her gün gelenin geçenin selam verdiği çayımı içtiği arkadaşlarım bile benim bu kararıma bir anlam veremediler
İşin özeti ben sevgiyi kaybettiğim her ortamdan yıldırım hızıyla uzaklaşan değişik bir mizaca sahibim ;sevgi yok olunca ne derseniz deyin ben mutlu olamıyorum.
Ben sevgi ile yaşayan çevresinin mutluluğu ile sağlıklı ve başarılı olabilen kısacası kendim dışında herkese şifa veren ama kendini iyi edemeyen bir lokman hekim gibiyim .
hayatımın her döneminde değişik uğraşılar bir aşkla sarılan her seferinde birilerinin menfaati bozulunca daima kendimi feda ederek soruna kendimce bir çözüm bulan ve buna Herkesi mutlu etme adını verdiğim bir doktrin olarak bakan başkalarınca tahtası eksik bir ademoğluyum.
Bu özelliğim her uğraşımda her işimde her toplantıda velhasıl beni var eden tüm benliğimde vazgeçilmez bir özelliğim olmuştu
Bu işe kesin bir çözüm olur ümidi ile yıl sonunda verdiğim kararla iş yerimi kapatarak yeni bir yaşam biçimine koştururken birden sanki bana verilen bir ceza gibi kendimi evimde bir kaleye hapsedilmiş bir kalebent olarak buluverdim
Bu duruma karşı tekrar savaşma genimin bana verdiği dayanma gücü ile bunu da aşacağıma ve bu kötü duruma bulabileceğim bir çözümümün olduğuna inanarak yola çıkıyorum
Yeni maceralar ve yeni yaşamım bir hikaye gibi anlatıla gelecek
devanı var
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder