2 Şubat 2020 Pazar

sene 1967

Orta Doğu Teknik Üniversitesinde geçen 15 günlük maceram parasızlık yüzünden başlamadan bitti. Babamdan gelen para ancak bir haftalık otelde kalmama yetmişti ve ben cebimdeki son paramı da otele verdikten sonra nasılsa kazanmışımdır diyerek diplomamı rektörlükten alarak İstanbul a giden ilk otobüse atladığım gibi yola revan oldum . Parasızlık benim odtü de okumama belki engel olmayabilirdi ama beni bu hayat yolculuğuna yönlendiren bir gizli sözleşme vardı da bunu şimdilerde daha iyi anlayabiliyorum. İstanbul a gelme nedenim bu olsa da beni o zamanki yıllarda bizlere verilen ailesel terbiye parasız kalsan da bunu asla çevrene belli etme şeklinde özetlenen Baba nasihatları idi. İlk gecemi ve kafamı sokacak bir yer buluncaya kadarki günlerimi Sirkeci deki yıldız verilemeyecek kadar berbat bir otelde geçirdim. Bu arada kayıt için gerekli belgeleri vererek Gümüşsuyu daki fakülteye kaydımı yaptırdım ve de otelden üniversiteye giderken kalacak bir ucuz yer bulmak umudu ile dolaşırken neon ışıklar ile yanan ve pansiyon yazan bir yere dalmamla çıkmam bir oldu Bayanın sesi yıllar geçse de hala kulaklarımda yakışıklı bu pansiyon senin aradığın pansiyona benziyor mu... Bu arada dersler başlamış ve de ben anfilerde herkez notlar alıp anlatılanları yazarken bu bilmediğim kente nasıl adapte olup bu okulu bitirip bitiremiyeceğimi düşünür olmuştum. devamı var

Hiç yorum yok: